23 Mayıs 2016 Pazartesi

Çok Geç Olmadan...

Hepimizin alacağı var aslında geçmişten gelen gelecekten sorduğu alacakları var. Kiminin ise vermesi gerekenler vardır. Kimi tutulmayan sözler, kimi söylenmeyen sözler altında kalmıştır. Son söze ihtiyaç duyan milyonlarca kişi var bu hayatta... Geçmişte söylemek isteyip cesaret bulamayan kelimelere gelecekte can vermek isteyen o kadar çok kişi var ki şu hayatta… Nerden bilebiliriz ki o kişiler nerelerdedir, yakınımızda, yanımızda, arkadaşımızda, hatta ta içimizde o insandan var olabileceğini nereden bilebiliriz ki? Zaman geçmeden geçmiş olmadan o sözün söylenmesi gerektiğini nasıl bilebiliriz ki? Ve karar vermenin zor olduğu bu zamanlarda insanlar güvenecekleri, gerçekten sevecekleri, yaşamak istedikleri, ihtiyaç duydukları kişiyi nasıl bulabileceklerdi ki? Yanı başında, bir adım ötede, bir nefes uzaklıkta olduğunu nasıl bilebilirlerdi ki? Bir cevaba, bir söze baktık çoğu zaman... Hatta çevredeki insanlara bile önem verdik, sussunlar diye hayır dedik bazen yok dedik, sevmiyorum, sözüm yok, nefesim yok, ona hiçbir bağımlılığım, hakkım, ihtiyacım yok, bir sarılmasına, bir öpücüğüne, sıcacık tenine hiç yok. Yanına gidip gülümsemesini, o kokusunu duymayı özlediğimizi hiç söyleyemiyoruz. Ne kadar büyük hâlbuki sessiz sedasız her şey, kimse bilmiyor, kimse duymuyor, kimse görmüyor. Öylece bakakalıyoruz hayata, yaşanmışlıklara, Ona... Öylece çekip gitmesine izin veriyoruz aslında... Sadece sessiz sedasız o kocaman sevgilere hoşçakallar diyoruz. Hâlbuki bu zamanlar geçmiş olduğunda bizim için gelecekte, işte o zaman o söylenmeyen sözlerin sarılmayan kolların bakmayan gözlerin hepsinin sizi yaraladığını pişmanlık duyduğunu göreceksiniz. Bir anlık buruk bir hava saracak etrafınızı… Özlem duyacaksınız. Her şeyine özlem duyacaksınız. Tek bir bakışını, sözünü bile hatırlamak zor olacak zaten... İşte o zaman anlayacağız hepimiz... Aşk anlatılamıyor, kolayda yaşanamıyor ama kolayca vazgeçiliyor ve kolayca hoşçakal deniliyor. Evlerdeki ışıklar hiç sönmeyecek ama bir gün geçmişimiz sönüp gidecek ve yaslandığımızda o sözlerin pişmanlığı daha çok saracak bizi… Yanımızda hep durmasını istediğimiz o insanın sözleri, olmayan kokusunun pişmanlığı saracak. Anlayabilir miyiz acaba zaman geçmeden geleceği bugüne taşımanın kolay olabileceğini. Sadece tek bir cümlenin tüm geleceğinizi önünüze serebileceğini… Tek bir cümlenin tüm pişmanlıkları yok edebileceğini tüm gözyaşlarını silebileceğini tüm sözlerin anlamı oluğunu... Belki de anlamanın zor olmadığını anlayabilecek miyiz acaba çok geç olmadan?

 


15 Mayıs 2016 Pazar

YAĞMURLAR...

Hiçbir şey bir yağmur damlası kadar gerçekçi olmuyordu. Onun kadar inatçı, onun kadar iyi, onun kadar saf ve temiz… Bu gerçeklerle yaşana biliniyordu. Neden bizim yaşayamadığımızı düşünmek istedim. Belki de nedenlerimiz vardı ama hangi neden bu kadar gerçek bir şeyi açıklayabilirdi ki? Yalanlar canımı acıttı. Olmasını istediğim, olduğunu düşündüğüm yalanlar canımı acıttı. Tüm bunların aslında olmadığını hepsinin geçici bir şey olduğunu öğrenince canım acıdı çok yandı ama hiç bir yangın bu kadar yakıcı olmamıştı hayatımda... Daha kötüleride vardır mutlaka dedim ama bu bile beni iyileştirmedi, durdurmadı sızlattı ağlattı. Her gece, her gün, her ses, her şarkı seni hatırlattı ağlattı beni... Aslında biliyordum tüm bunlar evet yalandı ama bu yalan o kadar gerçekçi gibiydi ki hala bile yalan olduğuna inanmak zor geliyor anlıyor musun? Bak bugün yine yağmur yağıyor çok garip değil mi? Her hüzünlü akşamın sabahında gökyüzü de ağlıyordu artık... Çok garip, bana mı üzülüyor yoksa çok mu fazla geldi artık bu durum...  Sana mı ağlıyor bana mı anlamıyorum işte... Kimse cevap vermiyor, kimse bilmiyor, kimse duymuyor evet ama gerçekler hiçbir zaman inkâr edilemezler işte... Yalanların canımı acıttı ama hiçbir gerçeğin de beni mutlu etmeyecek biliyorum. Bugün güneş doğsa bile biliyorum oda gidecek batacak bir süre sonra… Öyle oda batacak sonuçta her güzel şey bir gün bitiyor gidiyor. Dedim ya bu gökyüzü ağlıyor ve neye bilinmiyor diye ve gülümsemeyecek yakacak emin ol öyle yapacak. Üşütecek daha çok üzecek ama daha mutlu olmayacaksın. Her günün gecesi var işte bunu sende anlayacaksın, herkes anlayacak. Her günün sonunda basını yastığa tek koymak gibi bir durum var. Kim bilir ki bunun ne olduğunu, kim bilir ki bunun yalnızlık olduğunu? Her gecenin yaşları olduğunu kim bilir ki?  Kimse bilmesin zaten kimse yalanlara inanarak gerçek yaşadığımı bilmesin. Kimse bilmesin çünkü bu yağmurlarda ağlar diye...  Kimse bilmesin çünkü bu hayatta bile mutlu olunacak şeyin az olduğunu, kimse bilmesin bilmesinler ki yalanda olsa bu zaman onlara sürekli olsun.  Bilmesinler ki bu yalan mutluluklar hep yanlarında kalsın. Çünkü bu dünyadaki hiçbir şey gerçek değil bırakalım yalan olan gerçeklerle mutlu olsunlar. Tıpkı bizim olamadığımız gibi onların olabildiği gibi...