27 Eylül 2018 Perşembe

İlk Ev

Peki, siz aşk nedir bilir misiniz? Aşk aslında bir ev inşa etmeye benzer... İlk kez birini sevdiğinde o evi inşa etmeye başlarsın. Beklersin o gelip o eve girsin diye… Ve sen, sen bu bekleyişte hep o evde yaşarsın. Genelde dışarısının ne durumda olduğu ile pek ilgilenmezsin.  Sadece o evin daha güzel görünmesi daha sıcak durması için uğraşırsın. Zaman sadece o evin içinde geçiyormuş gibi yaşarsın. Ve eğer O gelirse evine işte o zaman aşk oluyor. O evin içinde birlikte yaşıyorsunuz artık... Birlikte... Ama gelmiyorsa, tıpkı hiç kimsenin uğramadığı yerlerin zamanla eskidiği harabeye döndüğü gibi senin o uğraştığın hep koruduğun evinde o hali alıyor. Ama bu kötü değil işte… Bir gün bir başkasıyla tanışırsın. Senin yıkık harabeye dönmüş evinle ilgilenir ve evini senin için yeniler. Onun yanında kendini güvende hissetmeye başlarsın. Artık soğuk kışlarda üşümez, fareler tahtalarını yemez. O evde, başkası için inşa ettiğin o evde artık bir başkası ile yaşıyor olursun. Ama çok gariptir o evi inşa ettiğin kişiyi hep hatırlarsın. İlk kim içinse... Nede olsa temelini onula attın. Hiçbir şey önemli olmasa da evin en önemli kısmıdır temeli…

 İlk aşk böyledir işte… Temeli hayatımızın, gençliğimizin..

14 Ağustos 2018 Salı

Hala Orada

Sanki her şey bir kuyruklu yıldız gibi geçiyor hayatımızdan... Kötü şeyler oluyorken, hayatımızdan hep kazıyarak gidiyordu yaralarımızı... Sanki şimdi canımızı acıtsa bu acılar sonrasında bize iyi şeyler olması için izin verecekler gibi... “Her gözyaşında dilek tutmana izin vereceğim.” gibi bir şey bu aslında... “Her kalp acısında sana tekrar "gülümseme" vereceğim.” der gibi... Böyle mutluluklarla mı kendimizi avutalım yoksa avuttuğumuz mutlulukları gerçek mi sanalım, bilemiyorum. Bunların küçükken gerçek olduğunu sanırdım aslında... Küçükken bir yıldız kaydığında mutlu olur dileğimi de tutardım. Ama artık yıldız kaydığında bunun bir son olduğunu bilerek nasıl iyi dileklerde bulunabilirim ki? Nasıl bu kadar görüyorken gözlerimi kapatabilirim? Hiç mi acımaz içim, hiç mi düşmez gözyaşlarım? Bilirim bu yüzden mutlu olamam yeni mutluluklara, sevinemem yeni şeylere, heyecanlanamam da… Nasıl seni kaybetmişken yeni bir mutluluk için heyecan yaparım ki şimdi… Bilemiyorum sen bana kuyruklu bir yıldız gibi değilde sanki bir güneş gibiydin...Sanki sen gidince bütün o gülümsemeler gitti. Mutluluklar, kaçamaklar, istekler, arzular gidiverdi. Ama bir şeyler hep aynı gibi… Bilmiyorsun seni nasıl özledim, nasıl sevdim, nasıl bekledim ve nasıl bekliyorum hala... Kayıp giden yıldızın arkasından bakmak gibi değildi, her gün güneşin doğduğunu bilmek gibiydi aslında… Gece bile yine orada diyordum. Gece bile beni terk etmiyor diyordum. Nasıl derim şimdi tıpkı bir yıldız gibi kayıp gitti diye. Nasıl derim şimdi onun arkasından bir dilek tutup, mutlu olmayı beklerim diye... Nasıl bir mutluluk beklerim bu acının arkasından…  Beklemiyorum bekleyemiyorum. Sadece bekliyorum hala bir gün bir yıldız gibi kayıp gitmeyi. Güneşi tekrar görmemeyi...