Sanki her şey bir kuyruklu
yıldız gibi geçiyor hayatımızdan... Kötü şeyler oluyorken, hayatımızdan hep
kazıyarak gidiyordu yaralarımızı... Sanki şimdi canımızı acıtsa bu acılar
sonrasında bize iyi şeyler olması için izin verecekler gibi... “Her gözyaşında
dilek tutmana izin vereceğim.” gibi bir şey bu aslında... “Her kalp acısında
sana tekrar "gülümseme" vereceğim.” der gibi... Böyle mutluluklarla mı kendimizi
avutalım yoksa avuttuğumuz mutlulukları gerçek mi sanalım, bilemiyorum. Bunların küçükken gerçek olduğunu sanırdım aslında... Küçükken bir yıldız
kaydığında mutlu olur dileğimi de tutardım. Ama artık yıldız kaydığında bunun
bir son olduğunu bilerek nasıl iyi dileklerde bulunabilirim ki? Nasıl bu kadar
görüyorken gözlerimi kapatabilirim? Hiç mi acımaz içim, hiç mi düşmez
gözyaşlarım? Bilirim bu yüzden mutlu olamam yeni mutluluklara, sevinemem yeni
şeylere, heyecanlanamam da… Nasıl seni kaybetmişken yeni bir mutluluk için
heyecan yaparım ki şimdi… Bilemiyorum sen bana kuyruklu bir yıldız gibi değilde sanki bir güneş gibiydin...Sanki sen gidince bütün o gülümsemeler
gitti. Mutluluklar, kaçamaklar, istekler, arzular gidiverdi. Ama bir şeyler hep
aynı gibi… Bilmiyorsun seni nasıl özledim, nasıl sevdim, nasıl bekledim ve nasıl bekliyorum hala... Kayıp giden yıldızın arkasından bakmak gibi değildi, her gün güneşin
doğduğunu bilmek gibiydi aslında… Gece bile yine orada diyordum. Gece bile beni terk
etmiyor diyordum. Nasıl derim şimdi tıpkı bir yıldız gibi kayıp gitti diye.
Nasıl derim şimdi onun arkasından bir dilek tutup, mutlu olmayı beklerim
diye... Nasıl bir mutluluk beklerim bu acının arkasından… Beklemiyorum
bekleyemiyorum. Sadece bekliyorum hala bir gün bir yıldız gibi kayıp gitmeyi. Güneşi tekrar görmemeyi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder